CHP lideri Özgür Hususi, Habertürk TV canlı yayınında Fevzi Çakır ve Esra Toptaş’ın sorularına yanıtladı. CHP Genel Merkezi’nden meydana getirilen canlı yayında Hususi, gündemdeki mevzularla ilgili açıklamalar yapmış oldu.
Hususi’in açıklamalarından öne çıkan satır başlıkları şöyleki:
“ERDOĞAN’A BİR DOSYA SUNDUM”
“Ben geçmişte de partinin yetkililerinden bir tanesi olduğum için özeleştiri olarak da kabul edebilirsiniz. Benim devlet geleneği söylediğim şekle yönelik değil. Ben sayın Cumhurbaşkanı ile yaptığımız görüşmede, ilk kez söyleyeceğim, yaptığımız dış temaslar hakkında informasyon verdim. Filistin için sol ve toplumcu partilere yazdığım mektuplar, SPD konuşmam, Türkçeleri sayın Cumhurbaşkanına verdiğim dosyalarda var. Benim yurt dışına gitmeden ilkin Dışişleri’nden brifing almam lazım. O ülkeyle ilgili işbirliğimiz ne noktada, problemler neler? Benden ne beklersiniz? Üstünde mutabık olmadığım mevzu var ise o süre söylerim. Müştereklerde birleşiyor olmamız lazım. Kıbrıs meselesinde son geldiğimiz noktayı bilemeyiz. Bana Bakan, yardımcılarımıza bakan yardımcıları bunu yapması lazım. Dönüşte de bizim informasyon vermemiz lazım. Almanya’da SPD üyesi Başbakan. Siyaseten Erdoğan’la taban tabana zıt, bizim siyasal akrabamız. Ona ilettiğim bildiri ve aldığım cevabın önemi var. ‘Bir an ilkin yapalım’ diyorum. Sayın Cumhurbaşkanına bu tarz şeyleri söyledim. Benim söylediklerimi söylemek kolay, onun cevaplarını söylemek nezaket dışı. Kendisi yanıt verdiği için söyleyebilirim. “Ulusal Müdafa, Dışişleri Başkanlarımız sayın genel başkan gerekseme duyduğunda informasyon versinler, bu temaslar sağlansın” dedi. Bu mühim adımdı. Bundan sonrasında İngiltere’ye gitmeyi düşünüyorum. Ben İngiliz İşçi Partisi ile en yakın siyasal akrabayım. Fakat gitmeden ilkin ilişkilerde ne yapılmış oldu, F-35 mevzusunda herşeyi bilmemiz ve ortak menfaatleri beraber savunmamız lazım.”
“EMEKLİ KONUSUNU GÜNDEME GETİRDİM”
“Sayın Bahçeli ile birazcık daha kısa görüştük. Grup konuşmam vardı. 50 dakika kadar sürdü. Süratli ve kısa konuştuk. Sayın Bahçeli’nin de mühim değerlendirmeleri oldu. Emekli maaşının yetersizliği sayın Bahçeli’nin geçmişte de yakındığı bir durumdu. Biz ikimiz de milletvekiliyiz. Bahçeli’nin benden değişik yanı sayın Erdoğan ile ittifak ortağı. Hep beraber olalım, biz yapalım siz peşimizden gelin diyecek halimiz yok. Asgari ücret, vatandaşın ekonomik beklentileri, öğretmen, memurların beklentileri, müfredat, mülakatı konuştuk. Seçimleri karşılıklı değerlendirdik. Sayın Bahçeli de sıkılı yümruk doğru değil yaklaşımını beyan etti. El sıkışmanın, diyaloğun önemi. Biz sayın Bahçeli ile fazlaca polemik yaptık, sözcüleri ile sert tartışmalara da giriyoruz doğal. Sayın Bahçeli ile karşılıklı nezaket ve anlayışla son aşama ev sahibi şekilde. Birbirimizin sözümüzü kesmeden. Değişik düşünüyorsak da söz sırası bizlere vardığında bunu yaptık. Sayın Erdoğan’la da o şekilde. Grup başkan vekillerimiz yan odada oturdular, biz başa baş görüştük.”
“GÖRÜŞMEDEN ÖNCE AHMET NECDET SEZER’E DANIŞTIM”
“Sayın Erdoğan’la görüşmeye gitmeden ilkin sayın Ahmet Necdet Sezer’i ziyarete gittim. Bir Cumhurbaşkanı ile iyi mi görüşme yapmam icap ettiğini sormuş oldum. O da bana Cumhurbaşkanlarının hususi kalem müdürleri ve protokol müdürleri büyükelçidir. Ben de sayın Namık Tan’ı görevlendirdim. Kendisi hem Hasan Bey hem de sayın protokol müdürü ile görüştü. Görüşmenin bilgileri anlaşıldı. Ondan sonra Ahmet Necdet Sezer, ‘bir büyükelçinin not tutmasını talep edebilirsiniz’ dedi. Ikimiz de not tutmak için hazır bulunacağını söyledik. 2 gün gazetelerde bu şekilde haber oldu. AK Parti’de de bir büyükelçi not tutacak diye. Sayın Elitaş, benimle olan ortak mesaisini hatırlatarak, kendisi de malum başkanvekili, heyette yer alabileceğini söyleyince, sayın Erdoğan onu heyete almış.”
“OTURMA DÜZENİ ÖNEMLİ BİR ŞEY”
“Bir süre sonrasında sayın Cumhurbaşkanının görmüş olduğu lüzum üstüne sayın Hususi Kalem Müdürü Hasan Doğan da not tutmak için dahil oldu. Orada oturma düzenine itirazım olmuştu. Biz gittiğimizde odaya girdiğimde karşılıklı oturma düzeni beklerken üç koltuk vardı. Şaşırdım, burada denge iyi mi sağlanacak diye. Derhal fark ettim. Oturma düzeni mühim bir şey. Evvel de konuşmuştuk. Sayın büyükelçimiz, sayın Hasan Doğan’la görüştüğünde oturma düzeninin her iki tarafın eşit şartlarda oturacağı d üzen olmasını temin edeceklerini taahhüt etmişti. Girdiğimizde ona fazlaca uygun seviye yoktu. İlk anda kemeralar önünde problem edip, gerginlik yaşanıyor görüntüsünü vermek istemedim. Ayakta fotoğraf çektirdik, oturduk, kameralar çıkınca şu ifadeyi kullandım Biz üç yerde buluşma talep ettik. Çankaya Köşkü, TBMM ve AK Parti Genel Merkeziydi, sadece Beştepe’de verilseydi, oraya da giderdik, fakat orada zorluklarımız bulunduğunu söyledim. Bunun için Hasan Bey de emek sarfetti. Burada vermeniz nezakettir dedim. Sadece oturma düzeni bizim açımızdan sorunludur, telafisi gerekir dedim. Sayın Cumhurbaşkanı da, AK Parti kaynakları da doğruladı, o yüzden söylüyorum; kendisi ‘Ikimiz de bir iadeiziyarette bulunalım, CHP’ye genel merkezine olur mu’ dedi. Ben de ‘oldukça isabetli olur, memnun oluruz’ dedim. O anda değil, o şekilde yansıdı. Sonrasında hususi kalemime sayın Hasan Doğan öteki siyasilerin de aynı düzende ağırlandığına dair fotoğraf kareleri gönderdi. ‘Size hususi değil’ dedi. Sayın Cumhurbaşkanı nezaket göstererek o işi tatlıya bağladı.”
“SİYASETÇİ ELEŞTİRİYE AÇIK OLACAK”
“Taha Hüseyin Karagöz o dost, gazeteci. Yeni Şafak’ta çalışırken bana bir yolla ulaştı. ‘Ben TV Net’te program yapıyorum ‘Zor Sorular’ diye, sizin Meclis’te performansınızı görüyorum, benim zor sorularıma yanıt vermek istemezsiniz’ benzer biçimde çağrı. Birazcık da meydan okumavari bir çağrı. Nezaketli dille söylemişti. Ben de ‘tamam’ deyip gitmiştim. Format gereği sert sorular soruldu. Değişik üsluplu, sert. Kamuoyunda fazlaca tartışılan mevzuyu sert üslupla soruyor. Ben kendi açımdan büyük fırsata çevirmiştim. Soruların birçoğunda trollerin çarpıtması, cümlenin başı var sonu yok falan benzer biçimde. Oldukça iyi niyetle meydana getirilen esprinin gerçekmiş benzer biçimde algılatılması. Benim açımdan, benim çevrem fazlaca başarı göstermiş program oldu dedi. Karşı mahallede programın bizim tezlerimiz açısından faydası olmuş. Sonrasında Taha Hüseyin Karagöz bayramlarda beni arar. O gün de demişti ‘Biz burada tartışırız fakat insan ilişkilerine ehemmiyet veririm’. Bire bir de ‘abi’ demeyi tercih ediyor. Adem Metan var sözgelişi, onunla da konuşurum. Geçtiğimiz günlerde 23 Nisan resepsiyonunda yanıma geldi. ‘Bir kutlama mesajı attım, ziyaretinize gelmek isterim’ dedi. ‘Buyrun’ dedim. Meclis’te geldi. Oldukça hayırlı iş için gelmiş. Evleniyormuş, davetiye çıkardı. Birçok yere dağıttım. Onur verirsiniz dedi, davetiye verdi aldım. Siyasetçi eleştiriye açık olacak. Tüm eleştiriler başım üzerine. Kızıp da bir şey demem. Yeni devrin ruhu başka bir şey. Buna bir ihtimal içinden rahatsız olup, kamuoyundaki büyük destek üstüne bir şey demeyen, mahalle kavgasının yaralarını unutmayan, haklı da olabilecek kadar bazı arkadaşların tepki gösteriyor olmasını anlıyorum. Ben geçmişte de tv programına gittiğim birisi ‘ziyaretinize geleceğim’ demesine iyi mi gelme derim?”
ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ
rn
","author":{"@type":"Person","name":"editor","url":"https://www.habergonder.com/author/editor/"},"articleSection":["Siyaset"],"image":{"@type":"ImageObject","url":"https://www.habergonder.com/wp-content/uploads/2024/05/18774954-700x400.png","width":700,"height":400},"publisher":{"@type":"Organization","name":"","url":"https://www.habergonder.com","logo":{"@type":"ImageObject","url":""},"sameAs":["https://www.facebook.com/jegtheme/","https://twitter.com/jegtheme","#","#"]}}